Tuesday, November 2, 2010

Dikiş maceramın ilk durağı

Dikiş dikmeyi istemek ile gerçekten dikebilmek arasında dağlar varmış! Küçüklüğümden beri bu tür işlere elim yatkındır aslında; gerçi ben sökük veya düğme dikmenin gayet normal, yani herkesin yapabildiği birşey zannediyordum ama öğrendim ki değilmiş. Herkes bir iğne ve bir iplik ile ne yapılacağını bilmiyormuş. Canım anneannem terzi benim, glokom yüzünden malesef çok erken bırakmış mesleğini, yani ben fazla birşey dikerken görmedim kendisini, ama sanırım el becerisi genetik olarak bir sonraki jenerasyona geçebiliyor. Sen istesende istemesende becerebiliyorsun, hatta en beklenmedik anda içinden o kadar çok birşeyler yaratmak geliyor ki işi gücü bırakıp hayal gücünün seni götürdüğü yere gidesin geliyor. İşte ben aynen böyle bir dönem geçiriyorum, tek bir farkla, işi bırakmam bu sıralar söz konusu bile değil. Neyse, konumuza geri dönelim.. Ben dikiş dikebilirmiyim, uygun bir kurs bulabilirmiyim, dikiş makinesi alsam mı, alırsam hangisi iyidir vs. diye kafa patlatırken, benim sevgili eşim bana süper bir kitap hediye etti: "SEW - Sew Everything Workshop by Diana Rupp". Tek kelimeyle harika bir kitap, kendi kendine dikiş dikmeyi öğrenmek isteyen herkesin başucunda bulunmalı. Ben çalışkan öğrenci rolüme bürünüp başladım okumaya, arada mağaza broşürlerinden ve web sitelerinden de dikiş makinesi bakıyorum. Kitapta dikiş dikmeye başlamadan alınması gerekenlerin bir listesi var, maşallah al al bitmez, ama birden fazla sayıda olmasını tembihlediği birşey var: iğnedenlik. Ben de söz dinledim ve kitaptan bakarak kendime bir tane yaptım. Bir tarafı turkuaz, öbür tarafı fuşya (malesef fotoğrafta kırmızı gibi duruyor), çok pompik oldu, ben çok sevdim.:)









0 comments:

Post a Comment